Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Geçmişi ve bugünü geride bırakıp geleceği başka bir ülkede inşa etmek mümkün mü? Yeni bir coğrafyada, farklı kimliklerin içinde yeni bir dilin içine doğmak büyük bir cesaret gerektiriyor.

Bu aynı zamanda yeni kökler edinmek için farklı bir dünyaya kapı aralıyor. Özgürlük bir anlamda “sınırsızlıkla” buluşuyor.

Herkesin dilinde ‘neden Türkiye’den gidiyorsunuz?’ Sorusu var. Bunun pek çok nedeninin olması bile başlı başına bir sorun. Ama geleceksiz bırakılmak bu yolculuğun temel motivasyonunu oluşturuyor.

20 yıllık zaman zarfında pek çok şey değişti. Şüphesiz cumhuriyet tarihi boyunca göçler oldu, pek çok aydın, siyasi, çalışan güvenlik ve ekonomik nedenlerden dolayı başka ülkelere yol aldı.

Fakat bugün yaşanmakta olan göç dalgası bunların hepsinden farklı bir yerde duruyor.

TÜİK Uluslararası Göç İstatistiğine göre 2022 yılında Türkiye’den yurt dışına göç eden insan sayısı 139 bin 531 kişi. Bu sayı sadece yasal yollar ile yapılan beyin göçünü kapsamakta. Siyasi nedenlerden iltica edenlerin durumu daha da vahim. İltica ve kaçak göç, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Eurostat verilerine göre, 2023 yılının ilk dokuz ayında AB ülkelerine ilk kez iltica eden Türk vatandaşlarının sayısı 51 bini aştı. Bu, 2022 yılında kırılan 48 bin 615 başvuru rekorunu geçerek tüm zamanların en yüksek seviyesi demek.

Dönem değişti, yurt dışına taşınma motivasyonu farklılaştı

Peki, kimler bu göç yolculuğuna çıkıyor? Geçmiş örneklerden farklı olarak Türkiye’de kariyeri olan iş insanları, sermaye sahipleri, akademisyenler, beyaz yakalılar ve yeni mezun öğrenciler… Üniversite mezunlarının ağırlıklı olduğu yeni göçmen prototipi, geçmişte olduğu gibi zengin olmak veya ailesine bakmak için ülkesini terk edenlerden oluşmuyor.

Bugüne kadar tüm birikimini masaya yatıran çoğu kişi, huzurlu ve güvenli bir yaşamın arayışı içinde. Kısacası çocukları ve kendi gelecekleri için “iyi şartların” var olabileceği bir toplumsal düzen arayışının sonucunda başka ülkelere yelken açıyorlar.

Elbette beyaz yakalıların ve yeni mezunların çıktıkları bu yolculukta sermaye sahipleri de benzer rotaları takip ediyor. Benim mesleğim ise yurtdışında yatırım yapmak isteyen yardımcılara danışmanlık hizmeti sunmak. Dolayısıyla, bu süreçlerin nasıl ilerlediğini birinci elden gözlemleme fırsatı buluyorum.

Dilerseniz bu yolculukta atılan adımlara birlikte bakalım…

Avrupa Birliği pasaportuna ilgili inanılmaz bir boyutta

Yukarıda da bahsettiğim gibi insanların çoğu gelecek kaygısı ve bilinmezlik nedeniyle kendisine yeni bir yurt arayışında. Liyakatin olmadığı bir düzlemde, giderek işlevsizleşen adalet aygıtının kimseye güven vermediği bir tabloda, orta-üst seviye birikim sahipleri de kendisini güvence altında hissetmek için arayışa girişiyor.

Bu nedenle son yıllarda Avrupa Birliği pasaportuna sahip olunabilen programlara ilgi inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda. Çoğu kişi bunun için Golden Visa programlarına başvurmayı tercih ediyor. Ben ise burada pek çok birikim sahibi ve beyaz yakalı çalışanın yatırım yapmak istedikleri ülkeleri inceliyor ve onlar için raporlar, projeler oluşturuyorum.

Özellikle ülke dışına çıkan insanların en çok üzerinde durduğu konuların başında nasıl bir ülkeye gidecekleri var. Bu bana oldum olası büyüleyici bir durum gibi geliyor. İçine doğduğunuz coğrafyadan, kentten, mahalleden, sosyal gruptan ve geçmişten sıyrılarak yeni bir maceraya adım atmak inanılmaz bir deneyim.

Bu nedenle insanların yeni bir ülke için yaptıkları araştırmalar oldukça titiz oluyor.

Peki ama insanlar Avrupa’da nereyi tercih ediyor?

Yeni yıldız Portekiz

Gözlemlediğime göre bir çok insan kendi karakterine ve kişisel önceliklerine göre bir ülke tercih ediyor. Kimileri daha rahat bir iş ve özel hayata ulaşmak için, kimileri ise yatırım yapacakları uluslararası bir pazara erişmek için yaşayacakları alanların araştırmasını önceden yapıyor. Bu nedenle çoğu insan Avrupa’nın ileri sanayi ülkelerini tercih etme eğilimi gösteriyor.

Fakat hayat çalışmaktan ibaret değil. Bir çok insan yılın büyük kesimini güneş içince geçirebilecekleri denize kıyısı olan ülkelere gitmeyi uygun buluyor. Bunun nedenini anlamak çok basit, sıcak insanlarla birlikte yaşamanın kendinizi evinizde hissetmenizi sağlayacağına kuşkunuz olmasın.

Öyle ki, bu bakış açısına sahip olan büyük bir çoğunluk rotayı Portekiz’e kırıyor.

İstatistikler, 2023 yılında Türk vatandaşlarının en çok bu ülkeyi tercih ettiğini gösteriyor. Bununla birlikte Portekiz’in Golden Visa kolaylığı nedeniyle de tercih edildiği anlaşılıyor. Peki ama bu vize tipi nasıl alınıyor?

Başvuranların yatırım yapması durumunda sadece senenin 7 günü Portekiz’de bulunarak 5 senenin sonunda Portekiz vatandaşlığına hak kazanılması mümkün. Portekiz Golden Visa için farklı alternatifler de yok değil. Bunlardan en popüler olanı gayrimenkul satın almak. Portekiz hükümeti gayrimenkul yatırımcılarına minimum yatırım miktarını nüfus yoğunluğuna göre ve bina yaşına göre sınıflandırıyor.

Bu bağlamda, nüfus yoğunluğu yüksek olan bölgede 5 yaş ve altı olan gayrimenkuller için minimum yatırım değeri 500 bin avro. Ülkenin farklı bölgelerinde ise 280 bin, 350 bin ve 400 bin avroluk seçenekler de mevcut.

Ancak Portekiz’in sol hükümeti, Portekizlilerin emlak piyasasında mağduriyet yaşadığını öne sürerek emlak satın alma yoluyla elde edilen Golden Visa uygulamasına Kasım 2023’te son verdi. 10 yıl süren program sonucunda ülke 7 milyar avroya yakın gelir elde etti. Bunun yerine fon ve yatırım şartıyla Golden Visa uygulaması hala devam ediyor. Buradaki minimum yatırım tutarı 500 bin avro.

Avantajlar ve dezavantajlar

Evet, bu yolculuğun ilk bakışta maliyetli olduğu düşünülebilir fakat Portekiz’in Golden Visa avantajları gerçekten cezbedici. Örneğin kısa sürede oturma izni ve çalışma izni sahibi olmak, Avrupa Birliği’nde serbest dolaşım hakkı kazanmak, Portekiz vatandaşı olmak, Portekiz’de yapılan bu fon yatırımından minimum yüzde 2,5 ile yüzde 5 arası senelik gelir elde etme fırsatı insanları cezbeder nitelikte.

Fakat bu vize türünün dezavantajlarından da bahsetmek doğru olacak. Fonlar sözleşme gereği, belli bir yıldan önce feshedilememesine göre düzenliyor. Bunun da üç temel sorunu bulunuyor.

Fon dağılmadan önce katılım biriminin yeniden satılması çok zor; fonların genellikle sadece fon yönetimi tarafından belirlenen uzatma süreleri var ve katılımcının bu uzatmalarda söz hakkı yok. Fonun nihai amacı portföyü hedef değerinde satmaksa, fon portföyü satmaya karar verdiğinde ilgili piyasanın hangi aşamada olacağına dair hiçbir garantisi yok.

Sıcak iklim, sıcak insanlar…

Portekiz aynı zamanda oldukça güvenli ve “güleryüzlü” bir ülke. 2022 yılında Portekiz, ırkçılığa karşı mücadelede Avrupa Birliği’nde ilk sırayı aldı. Bu anlayış hem Portekiz hükümeti tarafından hem de sivil toplum örgütleri tarafından destekleniyor.

Yukarıda da bahsettiğim gibi Portekiz’in iklim özellikleri ülkemize fazlasıyla benziyor. 3 ay kış yaşanan ülke ağırlıklı olarak ılıman ve güneşli. Başkent Lizbon ise hayalleri süsleyecek kadar güzel. Tramvayların geçtiği yolları, kafeleri, denizle buluşan sokaklarını kelimelere dökmek oldukça zor.

Sokaklarında yürüdüğünüz bu eşsiz kentin mevcut yapısı daha ilk gününden sizi kucaklıyor. Şehrin merkezine çok yakın olan “kullanılabilir” plajları ve huzurlu insanlarıyla, geldiğiniz kentin kaosunu ve belirsizliğini arkanızda bırakıyorsunuz.

Lizbon’da yaklaşık 20 adet plaj bulunuyor ve bu plajların hepsi hem kullanışlı hem de temizlik anlamında üst düzeyde. Plajların şehre uzaklığı ise 15 dakika ile 1 saat arasında değişiyor.

Fakir ama mutlu!

Portekiz diğer gelişmiş Avrupa ülkeleri kadar zengin değil; fakat mutlu! Portekiz’deki asgari ücret yaklaşık 860 euro ve nüfusun ciddi bir kesimi asgari ücret ile çalışıyor. Buna rağmen yaşam masraflarının ucuz oluşu nedeniyle kimse büyük paraların peşine düşmüyor.

Ortalama bir restauranttaki akşam yemeğinin fiyatı 10-11 avro civarında. Bir ailenin ortalama mutfak masrafı ise aylık 350 avro. Lizbon’u dışında bir ev tutmak isterseniz, örneğin Porto, Coimbra, Evora gibi yerlerde 350-400 avroya 2+1 evlerin bulunabilmesi gayet mümkün.

Kısacası gelişmiş Avrupa ülkelerine göre bu oranlar neredeyse bedava sayılır. Portekiz’e ilişkin belki de tek bir olumsuzluktan bahsedebilirim. Benzerliklerimiz var dedik ya, işte en benzer özelliklerimizden biri trafik! Sabah saatleri ve akşam iş çıkış saatlerindeki köprü trafiğindeki yoğunluk ciddi seviyelerde olabiliyor.

Ne büyük mutluluktur ki dünyamız hala on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her kültürün bir rengi bir kokusu vardır. Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması dünyamızdan bir rengin bir kokunun yok olmasıdır. Bu insanlığı insanlıktan çıkartan bir durumdur. Tek kültürlü bir dünyada insanlığın halini bir göz önüne getirelim. Tek çiçeğe kalmış, tek renge, tek konuya kalmış bir insanlık ve tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur. (1)

İşte böyle… Çok dilli, çok renkli bir hayatın içinden, Portekiz’in rüyaları süsleyen manzaralarından bir kesit sunduk. Yeni bir ülkeye ve yeni bir hayata tutunacakların gözünden…

Dipnot:

1) Yaşar Kemal’in Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü kabul ettiği 4 Aralık 2008’de törendeki konuşmadan.

Yorum Yapın

Global Perspektif olarak yatırımla vatandaşlık, gayrimenkul yatırımı ve yurtdışı eğitim programları konusunda liderliğini sürdürmeye devam ediyor.